Bir çoğumuz açılan yeni kafelerde, zincir mağazalarda ve 3. dalga diye nitelendirilen butiklerde kahve keyfini arkadaşları, dostları ile yaşamaya iyice alıştı.
Düşünüyorum da 15 sene öncesinde espressodan korkan bir nesil iken şimdi V60 ile Colombia’nın tadı şöyle iken bunu Chemex ile demleyince şöyle oluyor noktasına gelen içiciler olduk. Bu kahvenin gelişimini ve tükenebilir zenginliğini göz önüne sermekte. Kaliteli kahvelere o kalitenin hakkını veren veya vermeye çalışan bir topluma dönüş. Bir nevi Türk toplumu olarak “İade-i İtibar”.
Bu oluşumların içinde gerek espresso makineleri, gerek filtre kahve ekipmanları ile evimizde de bu keyfi butik bir kahveci mantığı ile yapabiliyoruz. Kahveleri zevkimize göre elektriğe bile ihtiyaç duymayan ekipmanlarımız ile deneyebiliyor ve dostlarımız ile bu keyfi yaşayabiliyoruz. Peki bunun için nasıl ve ne şekilde kahveler alacağız? Bunlar ile neler yapacağız? Biraz bu konunun üzerine eğilmek istedim.
Ekipman Seçimi
Öncelikle alacağımız kahvenin nasıl demleneceği ve evimizdeki ekipmanı gözden geçirmek gerekiyor. Bir espresso makinemiz var ise bu yetmez. Değirmen var mı? Değirmenimiz hangi sınıfta geçiyor? Profesyonel mi? daha amatör mü?
Kahvelerimizi alırken bir espresso yapacak isek işin en doğru sonucuna ulaşma adına değirmeninizin olması gerekli. Öğütülmüş alacağınız kahvelerin öğütme dereceleri eğer bilinen bir marka ise standart ve doğru düzeyde olsa da nefaset açısından sorunlar yaşayabilirsiniz.
Ne kadar iyi saklarsanız saklayın kutuyu açtığınız andan itibaren nefaset sayacı geriye doğru saymaya başlar. Ilk anda içeceğiniz espresso ile 5 saat sonra içeceğiniz espresso arasında bile farklar yaşanacak. Madem böyle bir makine ile yol alıyorsunuz işin en can alıcı noktası değirmeni de mutlaka maddi gücünüz yettiğince en iyisinden alın ve kahvelerinizi çekirdek olarak tedarik edip kendiniz öğütün.
Kendinizin öğütmesi o harman ile ilgili size öğütme derecesinde değiştireceğiniz ayarlar ile farklı sonuçlar ve denemeler yapma imkanı da sunacaktır ki bu farklı tatları da ortaya çıkaracaksınız demek. Yani ilk olarak kahvemizi çekirdek halde almaya çalışmamız işin birinci adımı.
Hangi Kahve?
İkinci adımda dünyaca ünlü bilinen markaların harmanları mı yoksa butik kavuruculardan mı kahvenizi alacaksınız… Benim fikrim her iki grubu da denemeniz lazım. Dünyaca ünlü markalar yüzyılı aşkın süredir bu işin ARGE’sini yaparak bu harmanları oluşturuyor ve tüm ülkelerde kabul görmüş markalar olarak hizmet verip bu sektörün mihenk taşları olarak piyasaya yön veriyorlar.
Gerçekten iyi harmanlar var ve çok keyifli espressolar içebilirsiniz. Diğer tarafta butik kahve kavuran markalardan; taze kavrulmuş, asidite değerleri daha yüksek ama aynı anda kahvenin içinde barınan aromaları da her zerreciğe kadar hissedeceğiniz tatlar yakalayabiliyorsunuz.
Seçim şansınız, hatta kendi harmanınızı yaratma şansınız bile mevcut. Bu da size sonsuz hak doğuruyor. Bu tarz kahveler alacaksanız asiditeyi seviyor musunuz? O zaman orta seviyeye gelen ekşilik altında diğer tatların değerlerine daha bir keyifle ulaşmak doğru oluyor.
İthal marka kahvelerden alacaksanız ki buna dünyaca ünlü zincir mağazalar da dahil, kahvelerinde üretim ve son kullanma tarihlerine bakmanız yeterli. Fakat bu markalarda en yakın kavrulma veya üretim tarihi en iyi ihtimaller ile 2-3 aylık olacaktır. Zira kavrulma, paketleme, ithalat süreçleri bu süreyi beraberinde getirmekte.
Valfe Dikkat
Paketleri alırken üzerinde tek yönlü valflere dikkat etmenizde fayda var. Biraz evvel söylediğim gibi kahve kavrulduktan sonraki gaz salınımını paketten atmak zorunda ve atmazsa paket şişer ve açılır (şişkin paketlere dikkat edin ya valf yoktur, ya da valf arızalıdır). Bunun için tek yönlü valf dışarıdan pakete hava girişini engellerken içerden dışarı gaz çıkışına izin vererek paketin şişmemesi ve gazın kahve üzerinden ayrılmasına yarar.
Büyük gramajlardan kaçının. Bir evde 1.000 gramlık paketlerde kahve almak tüketimini uzun sürede yapacağınızdan dolayı başta bahsettiğim nefaset sayacını 1.000 gram çekirdek üzerinde başlatmanıza sebep olacaktır. Bunun için 250 gramlık paketler benim tercihim ve bence ideal olan gramaj.
Alacağınız kahvenin ( özellikle butik noktalarda) mutlaka bir künyesi vardır. Alırken nasıl tatlardan keyif aldığınızı veya nasıl tatları sevmediğinizi aldığınız kişilere iletirseniz sizi sevdiğiniz harmanlar ile buluşturacak yönlendirmelere gidersiniz. Bu künye veya aldığınız içeriği bilmeniz daha sonrasında alacağınız kahveler hakkında veya yapacağınız demlemeler kısmında size yol gösterecektir.
Lezzet Finali
Son aşamada ise demleme… Yazıyı espresso ile açtık, espresso ile örneklendirirsek, doğru bir öğütme derecesinde kahvenizi değirmen ve makinenize göre kalibre edin. Gideceğiniz tek bir yol var:
Kahvenizin inceliği+ gramajı + doğru presleme + doğru basınç + doğru su sıcaklığı = 24-27 saniye ortalamada alacağınız 30-35 ml. Espresso. Bu denklemi yakaladıysanız öğütme dereceniz doğru.
Alacağınız espressonun kremasının altın sarısı, fındık kabuğu arası bir renkte olması, çok koyu harelerin ve siyaha çalan yanık izlerinin olmaması gerekli. Böyle bir Espresso önünüzdeyse o zaman son aşamanın son noktası geldi çattı: Keyifle içmek…
Yazıya başlarken çeşitli deınleme yönteınleri ile evde kahvenizi demleyebilirsiniz cümlesini kullandığımı fark ettiğim anda iştahla içilen bir espresso yanımda vakit kalmadığını gördüm. Bir sonraki yazılarda diğer yöntemlerin detaylarına ve “Evde Gurme Kahve Keyfi”ne devam edeceğim. Şimdilik mükemmel bir espresso ile kendinizi ödüllendirin… Keyif ile…
Şu presleme aşamasını bir türlü ben tutturamıyorum ya ://
Ben de harman kahveden yanayım. Aromatik tat alma imkanınız daha yüksek gerçekten
Kahve öyle bir şey ki gerçekten her aşaması ayrı ayrı önem taşıyor. Siz de bunu çok iyi şekilde aksettirmişsiniz sağolun elleriniz dert görmesin…
Son paragraf dikkatimi çekti çünkü kremanın rengi konusunda daha önce bir olay yaşadım. Koyu renkler hem sertliğini artırıyor hem de görünüm açısından hoş bir etki yaratmıyor gerçekten arkadaşlar. Ben birkaç defa bu acı olayı yaşayınca akıllandım. O yüzden altın rengi tam ideali
Evet çok güzel bir yazı olmuş ancak bende şuna değinmek istiyorum artık artık kahvecilik bir sanat işine dönüştü. Yani elimizde ne kadar çok ekipman olsa da işin püf noktalarını bilmedikten sonra ideal lezzeti yakalamak zor diye düşünüyorum. Eğer böyle bir durum olmasa zaten barista kavramı ortaya çıkmazdı. Her insan kendi kahvesini kendi yapardı içerdi. Ama o insanlar el becerileri ve teknik gelişmişlikleri ile sivrilebilmeyi başardı
büyük bir zevkle okudum tebrikler