Fiji Adaları’nda, tohum ekip fidanı gübreleyen ve yetiştirdikten sonra bitkinin usaresi ile beslenen bir karınca türü keşfedildi. Kahve yetiştiren karınca adeta organik tarım yapıyor.
Fİji’nin tropikal ikliminde yaşayan phildris nagasau adlı karınca türü sadece ektiği bitkilerin özüyle beslenmekle kalmıyor, aynı zamanda ağaç teperlerindeki yumru meyveleri yuva olarak da kullanıyor.
Münih’teki Ludwigs-Maximilians Üniversitesi Botanik bölümünden Profesör Susanne Renner bu türün, oturacağı evin tohumunu di ken tek canlı olduğunu söylüyor. Renner, Fiji karıncasının haftalarca fidanlara gübre verdikten sonra taze kahve bitkisine yerleşebildiğini anlatıyor. Tropikal bitki ve hayvan türlerinin yaşadığı Borneo ve Fiji adalarında bilimsel çalışmalar yapan Susanne Renner çok sayıda karınca türünün bulunduğu bu bölgenin karıncalarının biçmek için eken çiftçiden farklı olmadığını söylüyor.
ORGANİK TARIM!
Yuvayı tamamlayabilmek için vardiya ile çalışan bu karıncalar, fidanları dışkı ve idrarlarıyla besliyor ancak tohumları her ağaç kabuğuna ekmiyor. Karıncalar yerleşecekleri yuvaya uygun ağaç kabuklarını seçiyorlar. Kahve tohumları, güneş ışığı alabilmeleri için, karıncalar tarafından balta girmemiş ormanlarda yetişen belli ağaç türlerinin en tepesine kadar taşınıyor. Kahve bitkiside saplarında boşluklar bırakarak, karıncarın larvalarını büyütüp, kraliçelerini barındıracak bir mekana kavuşmalarını sağlıyor.
Araştırmacılar, tropikal karıncaların ağaç kabuğuna altı çeşit kahve bitkisi ektiğini ve hem karınca cinsinin, hem de seçilen kahve bitkilerinin üç milyon yıl önce türediğini ortaya çıkarmışlar. Susanne Renner, söz konusu karınca cinsinin altı çeşit bitkiye can vermiş olmasını sansasyon olarak nitelendiriyor.
Münihli bilim kadını yeryüzünde 12 bin cins karınca yaşadığını ve karıncalar hakkında çok az şey bilindiğini söylüyor. Fiji karıncasının davranış ve alışkanlıklarının sadece arılarda ve akkarıncalarda görülebildiğini belirten Susanne Renner, türlerin devamlılığı için işbirliğine muhtaç olunduğunu ve bitkilerin karıncalar sayesinde doğaya yayılabildiğini söylüyor.
Karıncaların başka hayvan ve bitki türleriyle sembiyoz halinde yaşayabildikleri yeni bir keşif değil. İncelemeler karınca türlerinden bazılarının kendisini doğal dış manlarından koruyan bitkilerle ortak yaşamayı tercih ettiğini göstermişti. Örneğin Güney Amerika’da yaşayan bir cins karınca, yuvasında zehirli mantar besliyor, kelebek larvası, bekçiliğini yapan karıncaları doyurmak için nektar veriyor.
Avrupa’da yaygın olan yaprak biti karıncalar tarafından korunuyor, böceklere karşı savunuluyor ve sağılıyor. Fiji karıncasını diğerlerinden ayıran özelliği ise, tohum ekip bitki yetiştirmesi. Susanne Renner, Fiji karıncası ile kahve bitkisi arasındaki son derece özgül etkileşimi tesadüf eseri keşfettiklerini söylüyor.