ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, günde iki fincan ya da daha fazla kahve içen kadınların depresyon yaşama oranı, hiç içmeyenlere göre yüzde 15-20 daha az.
Kahvenin neden böyle bir etki yaptığı henüz anlaşılamadı, ancak çalışmayı yürüten uzmanlar kahvedeki kafeinin beyindeki kimyasal süreçleri etkilediğini düşünüyor. Zira kafeinsiz kahve içilmesi aynı etkiyi yaratmıyor.
Bununla birlikte, bulgularının henüz “daha çok kahve içilmesi” şeklinde bir tavsiye olmadığını belirtiyorlar. Harvard Universitesi’nden uzmanlar 50 bin hemşireyi kapsayan araştırmalarının sonuçlarını dahiliye alanındaki araştırmalara yer veren Archives of lnternal Medicine dergisinde yayınladı.
2600 Kadın Üzerinde Araştırıldı
Araştırma kapsamında hemşirelerin sağlıkları 1996-2006 yılları arasında incelendi ve kendilerinden kahve tüketimi konusunda sorular içeren anketleri doldurmaları istendi. Bu süre içinde depresyon yaşayan 2600 kadının büyük bölümü, kahve tüketmeyen ya da nadir tüketen gruplardandı.
Buna göre, günde 2-3 kahve içen kadınlarda depresyona girme eğilimi, kahveyi nadiren tüketen hemcinslerine göre yüzde 15, dört fincan içenlerde yüzde 20 oranında azaldı.
Kahve tiryakileri arasında sigara ve alkol kullanma oranları daha yüksekken; obezite, yüksek tansiyon ve diyabet oranları nispeten azdı. Buna karşılık cemiyet grupları ve kilise etkinliklerine katılım gibi oranlar daha düşük çıktı.
Uzmanlar tüm değişkenleri sabitledikten sonra bile kahve tüketimi ve depresyon oranlarının sürdüğünü kaydediyor.
Dikkatler Kafeinin Üzerinde
Daha önce yapılan bazı başka araştırmalarda da, kahve tiryakileri arasında intihar oranlarının daha az olduğu belirlenmişti. Kafeinin beyinde adenosin gibi bazı kimyasalların iletimini engellediği biliniyor.
Uzmanlar belirledikleri bağlantıya bunun yol açıp açmadığını belirlemek için ek çalışmalar gerektiğini kaydediyor. Ancak aradaki bağlantı daha farklı ve basit bir neden sonuç ilişkisine de dayanıyor olabilir.
Örneğin olumsuz bir ruh hali içindeki kişiler, kahve içmemeyi seçiyor olabilir. Depresyonun belirtilerinden biri uykusuzluk ve kafein de bu sorunu şiddetlendirebilecek bir uyarıcı. Yani kahve içenlerin depresyona girmemesi yerine, depresyondakilerin kahve içmemesi ve bunun verileri etkilemesi söz konusu olabilir.
İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden farmakoloji ve fizyoloji uzmanı Prof. Bertil Fredholm, yine de bulguların kahve severler için iyi haber olduğunu düşünüyor. Bunun önceki araştırmaları pekiştirdiğini söyleyen Fredholm,
“Bize kahvenin zararlarını kanıtlamak için verilen tüm çabalara rağmen, kanıtlar bu yönde değil” diyor. Fredholm’e göre, “Bu araştırma kafein kullanımı konusundaki bir kaygıyı daha gideriyor. Makul düzeylerde içildiğinde, kafeinin sağlığımıza zarar verecek şeylerden biri olmadığı görülüyor.”
sözlerini sarfediyor.